Çobanlı Konağı ve Malatya: Sayfalar arasındaki fark

MalatyaSozluk.com - Malatya'nın Yaşayan Ansiklopedisi
(Sayfalar arasındaki fark)
("{{taslak}} Çobanlı Konağı, Malatya'nın Arapgir ilçesi merkezinin kuzey kesiminde, Çobanlı Mahallesi Mevkii'nde bahçe içinde bulunan üç katlı bir yapıdır. Konak tamamen taş malzemeden inşa edilmiştir. Duvarların yapımında taşları yerleştirebilmek için bazı bölgelere tahta hatıllar eklenmiştir. Eskiden binanın ikinci ve üçüncü katlarının dış kısımları ile çatısı sac kaplamalıydı, ancak restore edili..." içeriğiyle yeni sayfa oluşturdu)
 
Değişiklik özeti yok
 
1. satır: 1. satır:
{{taslak}}
{{taslak}}
[[Çobanlı Konağı]], [[Malatya]]'nın [[Arapgir]] ilçesi merkezinin kuzey kesiminde, Çobanlı Mahallesi Mevkii'nde bahçe içinde bulunan üç katlı bir yapıdır. Konak tamamen taş malzemeden inşa edilmiştir. Duvarların yapımında taşları yerleştirebilmek için bazı bölgelere tahta hatıllar eklenmiştir. Eskiden binanın ikinci ve üçüncü katlarının dış kısımları ile çatısı sac kaplamalıydı, ancak restore edilirken bu saclar kaldırılmıştır. Konakta cephede veya herhangi bir yerde kitabe veya süsleme bulunmamaktadır. Toplamda 218 metrekarelik bir alana sahiptir.
== Malatya Adı ==
[[Malatya]]'nın ismi, kuruluşundan bugüne kadar önemli bir değişikliğe uğramadan gelen Anadolu şehirlerinden biridir. Kültepe vesikalarında "Melita" şeklinde geçen Malatya, Hitit vesikalarında ise "Maldia" olarak adlandırılmaktadır. Asur İmparatorluk dönemi vesikalarında ise "Meliddu, Melide, Melid, Milid, Milidia" olarak geçmektedir. Urartu kaynaklarında ise "Melitea" olarak adlandırılmıştır. Malatya kelimesinin Hititçe "bal" anlamına gelen "Melid" kelimesinden türediği düşünülmektedir. Hitit hiyeroglif kitabelerinde Malatya şehri, bir öküz başı ve ayağı sembolü ile temsil edilmiştir.


Konak girişinde önce bir avluya, ardından da konak bölümüne geçilir. Birinci kat depo ve diğer hizmetler için kullanılırken, ikinci kat selamlık ve haremlik olarak kullanılmıştır. Merdivenler, korkuluklar ve tavanlar tahta malzemeden yapılmış olup tavanlar düz bir şekilde tasarlanmıştır. Zeminler bazı odalarda düzgün taşlarla kaplıyken, bazı odalarda tahtalarla kaplanmıştır. Duvarların bazı bölgelerinde ise niş olarak kullanılan dolaplar bulunmaktadır. Ancak nişlerde veya ahşap ve taş kısımlarda herhangi bir süslemeye rastlanmamaktadır. <ref>TC. Malatya Valiliği (2014), Malatya Kültür Envanteri, Malatya Ofis Matbaacılık Tic.Ltd.Şti.</ref>
Antik çağ coğrafyacısı Strabon (M.Ö. 58 - M.S. 21), Malatya'yı sürekli olarak "Melitene" adıyla anmıştır. Strabon'a göre Melitene, geniş bir alanda yer alan bir eyalet olup "Kataonia" ile Fırat Nehri arasında, Kommagene sınırında Kapadokya Krallığı'nın bir valilik merkezidir. Strabon'a göre Melitene, zeytin, üzüm ve meyve ağaçlarıyla süslü, Kapadokya'da benzeri olmayan tek yerdir.
 
Pline'a göre, Malatya'nın Asur kraliçesi Semiramis tarafından "Meliten" adıyla kurulduğu kaydedilmektedir. Bu bilgi daha sonra yapılan araştırmalarla doğrulanmıştır.
 
Malatya, Maldia-Melite gibi gelişerek, Kalkolitik çağdan itibaren yerleşim görmüş ve bugünkü Aslantepe'de 27 kültür katı bırakmıştır. M.S. 79-81 yıllarında Roma kralı Titus zamanında, Malatya Battalgazi'ye 4 km kuzeyde Roma lejyon karargahı olarak taşınmıştır. Bu dönemde şehre Melitene adı verilmiştir. Roma döneminde şehir surları inşa edilmiştir. Malatya, Roma döneminde stratejik bir merkez olarak önemini korumuş, Bizans döneminde de siyasi ve ekonomik açıdan değerini sürdürmüştür.
 
Bizans-Arap mücadelesi sonucunda şehir İslam hakimiyetine geçmiş ve Araplar tarafından "Malatiyye" adıyla anılmaya başlanmıştır. Malatya, Araplar tarafından "Sugur El-Cezeriye"nin merkezi haline getirilmiştir. Abbasiler döneminde Harun Reşit zamanında "El-Avasım" adıyla kurulan özerk bir idari bölgenin merkezi haline gelmiştir. Malatya, Tarsus, Adana, Maraş gibi şehirlerin de yer aldığı Rum kazalarının hareket üssü olmuştur. Aynı zamanda Türklerin önemli bir yerleşim yeri haline gelmiştir.
 
Malatya, Türk-Bizans mücadeleleri sırasında Türk varlığının ortaya çıktığı bir bölgedir. 11. yüzyılın başlarından itibaren Anadolu, Türk yurdu haline gelmiş ve Malatya, Danişmendliler döneminde Türk kontrolüne geçmiştir. Malatya, Osmanlı döneminde de aynı adı korumuş, 1838 yılında Osmanlı ordusu burada kışlamıştır. Yöre halkı Aspuzu bağlarına göç ederek orada yerleşim kurmuş ve bugünkü şehir oluşmuştur. Battalgazi (Eski Malatya), tarihi çekirdeğini oluştururken, Malatya modern bir yapılanma ile günümüze gelmiştir.
 
Sonuç olarak, Malatya ismi tarih boyunca önemli değişikliklere uğramadan gelmiş bir şehirdir ve kökeni Hitit dönemine kadar uzanmaktadır. <ref>https://malatya.ktb.gov.tr/TR-58267/malatya-adinin-kaynagi.html</ref>


{{kaynakça}}
{{kaynakça}}
[[Kategori:Konak]]

15.41, 19 Mayıs 2023 itibarı ile sayfanın şu anki hâli

Bu madde taslaktır. Düzenlenmesi gerekmektedir. Tartışma sayfasından sizde katkıda bulunabilirsiniz.

Malatya Adı

Malatya'nın ismi, kuruluşundan bugüne kadar önemli bir değişikliğe uğramadan gelen Anadolu şehirlerinden biridir. Kültepe vesikalarında "Melita" şeklinde geçen Malatya, Hitit vesikalarında ise "Maldia" olarak adlandırılmaktadır. Asur İmparatorluk dönemi vesikalarında ise "Meliddu, Melide, Melid, Milid, Milidia" olarak geçmektedir. Urartu kaynaklarında ise "Melitea" olarak adlandırılmıştır. Malatya kelimesinin Hititçe "bal" anlamına gelen "Melid" kelimesinden türediği düşünülmektedir. Hitit hiyeroglif kitabelerinde Malatya şehri, bir öküz başı ve ayağı sembolü ile temsil edilmiştir.

Antik çağ coğrafyacısı Strabon (M.Ö. 58 - M.S. 21), Malatya'yı sürekli olarak "Melitene" adıyla anmıştır. Strabon'a göre Melitene, geniş bir alanda yer alan bir eyalet olup "Kataonia" ile Fırat Nehri arasında, Kommagene sınırında Kapadokya Krallığı'nın bir valilik merkezidir. Strabon'a göre Melitene, zeytin, üzüm ve meyve ağaçlarıyla süslü, Kapadokya'da benzeri olmayan tek yerdir.

Pline'a göre, Malatya'nın Asur kraliçesi Semiramis tarafından "Meliten" adıyla kurulduğu kaydedilmektedir. Bu bilgi daha sonra yapılan araştırmalarla doğrulanmıştır.

Malatya, Maldia-Melite gibi gelişerek, Kalkolitik çağdan itibaren yerleşim görmüş ve bugünkü Aslantepe'de 27 kültür katı bırakmıştır. M.S. 79-81 yıllarında Roma kralı Titus zamanında, Malatya Battalgazi'ye 4 km kuzeyde Roma lejyon karargahı olarak taşınmıştır. Bu dönemde şehre Melitene adı verilmiştir. Roma döneminde şehir surları inşa edilmiştir. Malatya, Roma döneminde stratejik bir merkez olarak önemini korumuş, Bizans döneminde de siyasi ve ekonomik açıdan değerini sürdürmüştür.

Bizans-Arap mücadelesi sonucunda şehir İslam hakimiyetine geçmiş ve Araplar tarafından "Malatiyye" adıyla anılmaya başlanmıştır. Malatya, Araplar tarafından "Sugur El-Cezeriye"nin merkezi haline getirilmiştir. Abbasiler döneminde Harun Reşit zamanında "El-Avasım" adıyla kurulan özerk bir idari bölgenin merkezi haline gelmiştir. Malatya, Tarsus, Adana, Maraş gibi şehirlerin de yer aldığı Rum kazalarının hareket üssü olmuştur. Aynı zamanda Türklerin önemli bir yerleşim yeri haline gelmiştir.

Malatya, Türk-Bizans mücadeleleri sırasında Türk varlığının ortaya çıktığı bir bölgedir. 11. yüzyılın başlarından itibaren Anadolu, Türk yurdu haline gelmiş ve Malatya, Danişmendliler döneminde Türk kontrolüne geçmiştir. Malatya, Osmanlı döneminde de aynı adı korumuş, 1838 yılında Osmanlı ordusu burada kışlamıştır. Yöre halkı Aspuzu bağlarına göç ederek orada yerleşim kurmuş ve bugünkü şehir oluşmuştur. Battalgazi (Eski Malatya), tarihi çekirdeğini oluştururken, Malatya modern bir yapılanma ile günümüze gelmiştir.

Sonuç olarak, Malatya ismi tarih boyunca önemli değişikliklere uğramadan gelmiş bir şehirdir ve kökeni Hitit dönemine kadar uzanmaktadır. [1]

Kaynakça